BOŞANMAYLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİM?

Günümüz toplumuna baktığımızda boşanmanın oldukça yaygın olduğunu görmekteyiz. Kişiler birbirlerini uzun yıllar tanıyor olmalarına rağmen evlendikten çok kısa bir süre sonra boşanma kararı alabilmektedirler... Tabi ki bu süreç kimse için “boşanalım” demek kadar kolay olmamaktadır. Özelliklede bu karar, tek taraflı olarak verildiyse… Bu durumu başımıza gelen en kötü şey olarak algılamak yerine severek ya da tanıştırılarak evlendiğimiz, ortak bir hayatı paylaştığımız kişiden sürekli hale gelmiş, çözülemeyen sorunlar sebebiyle hayatlarımızı ayırmamız olarak düşünmek daha doğru olacaktır. Sorunların çözümüne yönelik her şey denendiyse buna rağmen sorunlar aynı şiddetle devam ediyorsa boşanma tercih edilebilir. Boşanma çoğu zaman kişiler için yeni bir başlangıç olabilmektedir. Zaten kimse iyi ve mutlu olduğu bir evliliği boşanmayla sonlandırmak istemez, özellikle çocuklarda varsa…

Boşanma basit bir süreç değildir, çok net karar verilmiş olsa da evlilik boyunca yaşanan iyi-kötü her şeyi düşünmek gerekir. Kimi zaman bireyler “Acaba bitirmeli miyim yoksa devam etmeli miyim?” çelişkilerine kapılabilirler. Kararsızlık, üzüntü, öfke, sevgi, pişmanlık, mutluluk  gibi  karmaşık duygular kişinin kafasında sürekli boşanmayı yeniden sorgulatır. Kimi zaman boşanma sonrası tarafların depresyona girdikleri bile gözlemlenmektedir. Boşanma sürecinde çiftlerin bir uzmandan destek almaları daha sağlıklı kararlar alınmasına yardımcı olacaktır. Asıl doğru olanı kişilerin boşanma gerçekleşmeden önce bir psikolojik destek almaya başlaması; boşanma sırası ve boşanma sonrası da bu desteğe devam etmesidir.

Boşanma kararı çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kültürel farklılıklar, şiddet, alkol ve madde kullanımı, maddi sorunlar, ailelerin müdahalesi, kıskançlık, aldatma belli başlı sebepler arasındadır. Boşanma kararı eğer üçüncü bir şahıs sebebiyle verildiyse(aldatma ya da aileler) veya çiftlerden tek bir kişi boşanma kararını verdiyse diğer taraf yoğun özgüven eksikliği ve yetersizlik duyguları yaşayabilir. Bu durumun yol açtığı kişi deki yoğun öfke ve intikam duyguları boşanma sürecini her iki taraf içinde zorlaştırabilir.  Bazen de boşanma sürecinde ailelerin ya da yakınların destek amacıyla müdahaleleri boşanmayı daha çözülemez hale getirebilmektedir.   

Boşanma süreci; boşanma öncesi, boşanma dönemi ve boşanma sonrası olarak üç dönemde yaşanmaktadır. Boşanma öncesi dönemde; eşlerin anlaşamamaya başladığı, artık  bazı şeylerin eskisi gibi olmadığını düşündükleri bir dönemdir. Çiftler arasındaki tartışmalar artarken, birbirlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Eşlerden biri ya da ikisi artık sonlandırma kararını düşünmeye başlamıştır. Bu süreçle birlikte çocuklar ve geleceğe ilişkin kaygılar yoğun olarak yaşanmaya başlar. Bu sürecin sağlıklı olması için öncelikle çiftlerin bu kararı iki kişi arasında vererek, üçüncü şahısları bu sürece dahil etmemeleri gerekmektedir. İkinci evre boşanma sürecidir… Eşlerden biri veya diğeri tarafından verilen boşanma kararı netleşirken avukatlarla görüşmeler başlar. Boşanma sırasındaki avukat ve mahkemeyle ilgili süreç insanların gerilmesine sebep olduğundan, özelliklede çocukların yıpranamaması için çiftlerin anlaşmalı boşanma kararı almaları her zaman daha uygun olacaktır.  Çatışmalı evliliklerin arakasından boşanma sürecinde de ortak bir yol izlemek ve anlaşmaya varmak zor olduğundan avukatların sadece diyalog kurması daha iyi olacaktır. Bu süreçte eşlerden birisi daha kararlı ve güçlü olurken diğer eş:  güçsüz, çaresiz, yalnız, hüzünlü, yıkılmış, depresif, kızgın hissedebilir. Her iki taraf içinde pişmanlığın yoğun yaşandığı bir dönemdir. Boşanma süreci bazen ayrılmak istemeyen eşin intikam savaşına dönüşüp diğer eş daha zorlayıcı olabilmekte hatta bunda çocukların da aracı olarak kullanılması boşanma sürecini içinden çıkılmaz bir güç savaşına dönüştürebilmektedir. Boşanmanın ardından gelen dönem ise yeni bir başlangıç yapma zamanıdır. Eşlerin bazıları için bu dönem daha kolay ve hızlı olurken, bazıları için daha zor ve travmatik olabilmektedir. Bu süreci kabullenememe, yaşanan pişmanlık duyguları, gelecekle ilgili yoğun kaygılar , ne yapacağını bilememe , bir türlü adım atamama gibi duygular yaşanır. Bu dönem de bir uzman desteği almak kişinin güçlenmesinde yardımcı olacaktır.

Boşanma kararı taraflardan biri tarafından alınmış olsa bile, diğer eşin bu evliliği devam ettirmekte direnç göstermesi sorunları çözmek yerine daha da çiftlerin tükenmesine sebep olacaktır. Sorunların ortaya çıktığı zamanlarda ya da çeşitli çözüm yolları denenmesine rağmen problemeler hala devam ediyorsa kişilerin bir çift terapisi alması uygun olacaktır. Boşanmanın ardından gelen bir diğer önemli noktada çocuklardır. Çiftlerin ayrıldıktan sonra anne baba rolleri devam etmektedir. Bu nedenle her iki tarafında da yaşadığı duyguları çocuklara yansıtmaması gerekir.  Anne –baba her şeyin yolunda olduğunu çocuğa hissettirerek çocuğun kaygılarını azaltmalıdır. “Biz artık aynı evde yaşamıyorsak ta senin annen baban olarak yine birlikte olacağız” mesajını vermeleri çocuğun gelecek ve kendiyle ilgili kaygılarını azaltacaktır. Yine de bu durumun sağlanamaması halinde, çocukta davranış bozuklukları ortaya çıkmaması adına bir uzmandan destek almak sağlıklı olacaktır.

UZM. PSİKOLOG EZGİ ÖZKAN