HER 10 ANNE ADAYINDAN BİRİ, PSİKOLOJİK SORUNLAR YAŞAYABİLİYOR.

Klinik Psikolog Nurten Gündoğdu, hamilelik psikolojisini anlattı.

Anne adayları, hamilelikten doğum sonrasına kadar uzanan süreçte, çeşitli psikolojik rahatsızlıklara açık hale gelmekteler. Hamilelerde depresyon, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik problemler ortaya çıkabilirken, her 10 anne adayından birinde bu rahatsızlıklar belirlenmektedir.

Hamilelik, sadece kadında yol açtığı fiziksel değişimle değil, duygusal ve psikolojik yansımalarıyla da, anne adayları için, yeni bir sürecin başlangıcını oluşturuyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmaya göre, hamile kadınların yüzde 10’nun psikolojik rahatsızlıklara yakalandığı tespit edilmiştir. Bu oran, ülkemizin de içinde bulunduğu, gelişmişlik düzeyi artan ülkelerde daha da fazla.

Hamile kadınların en çok yakalandığı psikolojik hastalıklardan biri, depresyon. Doğum öncesi ve sonrası annenin depresyona girme riski artmaktadır. Bakım veren anne depresyon sebebiyle kendine ve bebeğine bakamaz hale gelebilir. Bu anneyi olumsuz yönde etkileyebileceği gibi, bebeği gelişimsel açıdan da olumsuz etkileyecektir. Bebeğin ihtiyaçlarının karşılanamaması ya da aksaklığa uğratılması, bebeğin ilerleyen hayatında insan ilişkilerinde zorluk yaşamasına neden olabilir, bebek kişilik bozukluğu geliştirebilir, depresyona girme riskini artırabilir.

Bu dönemin anne için de son derece zor bir süreçtir, hatta depresyondaki annenin intihar etme riskinin bile artabilir. Ayrıca diğer aile üyeleri de ( eş ve diğer çocuklar, anneanne, babaanne, dede gibi) bu durumdan etkilenecektir. Bakım veremeyen annenin ihtiyacına aile üyelerin desteği gerekebilir. Sosyal desteği kuvvetli olmayan anne, bu durumdan daha çok etkilenebilmektedir. Baba, annenin psikolojik durumundan etkilenebilmekte ve bu durum onun iş hayatında ve özel yaşantısında sorunlar yaşamasına sebep olabilmektedir.

Hamilelikte bir diğer ruhsal problem, annenin kaygı seviyesinin doğum öncesi ve sonrasında yükselmesi ve bu durumun tüm aile için hayatı kabusa dönüştürebilmesidir. Aşırı kaygı hali ile anne bebeğinin sağlığı hakkında endişeye kapılabilir, bebeğe zarar verilebileceği korkusu yaşayabilir. Örneğin, bebeğe mikrop bulaşabileceğini, hasta olabileceğini, üşütebileceği konusunda normalden fazla düşünmeye başlayabilir. Bebeğe hastalık bulaştırabileceği ya da zarar verebileceği düşüncesiyle bebeğe dokunamaz ya da başkalarına dokundurtmayabilir. Sürekli bunları düşünerek hayatı olumsuz yönde etkilenebilir. Bebeğe yeteri kadar iyi bakım veremediği, yetersiz bir anne olduğu hissine kapılarak kendini suçlayabilir.”

"ÇOCUKLUĞUN KÖTÜ İZLERİ GEBELİKTE SU YÜZÜNE ÇIKIYOR"

Hamilelik anne adayında çocukluktaki kötü izleri de su yüzüne çıkarabilir. Şayet anne çocukluk döneminde cinsel istismara uğradıysa, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldıysa, hamileliği süresi ve sonrası, annede Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşama riski de artacaktır. Bu durumda yaşadığı kötü tecrübeler gözünde canlanabilir. Anne adayı, kendi geçirdiği çocukluk dönemini hatırlayacaktır ve çocuğa da olumsuz şekilde davranabilir.

Annenin ruhsal sağlığının, hamilelik dönemi ve sonrasında, fiziksel sağlığı kadar önemli ve ciddiye alınması gereken bir konudur. Anne ve anne adayı, psikolojik tedavi ve terapi ile normal sağlığına kavuşabilmektedir. Daha mutlu anneler gülümseyen bebekler ve sağlıklı bir nesil devamı için, lütfen bebek bekleyen çiftler ve yeni bebeği olanlar, bu dönemde yardım almaktan çekinmesinler ve gecikmesinler.

Klinik Psikolog Nurdan GÜNDOĞDU
Medilife Beylikdüzü Hastanesi