AŞKIN ANATOMİSİ

Aşkın Ömrü Neden 2 Yıldır?
Aşkın Gözü Gerçekten Kör müdür?
Neden Aşık Olunca Sevgilimizin Yanlışlarını Göremeyiz?
Aşk Bir Bağımlılık mıdır?

Pek çok insan belli zamanlarda bu soruları düşünmüş, sohbet aralarında tartışmıştır. Yalnızca aşka inananların değil inanmayanların bile zaman zaman bu sorular kafasını karıştırmıştır. Aşkın ömrünün kısa olduğunu biliriz bilmesine de neden olduğunu bir türlü kestiremeyiz.
Çok az kişinin yanıtını bildiği sorulara cevap bulmaya hazır mısınız? İşte aşkın anatomisini anlamak üzerine yapılmış bilimsel olarak da ispatlanmış Nörobiyolojik çalışmalardan sizin için hazırladığım önemli notlar..

Aşkın Ömrü 1-2 yıldır

Aşık olduğumuzda kadınlarda ve erkeklerde aşkın en doruklarda olduğu o ilk zamanlarda kanda kortizol düzeyi çok yüksektir. Ayrıca kadınlarda serum testosteron düzeyi de fazlaca salgılanmaktadır. Serum testosteron düzeyinin yüksek olması ise kadının sevgilisine obsesif bir şekilde bağlanmasına neden olmaktadır.

Aşık olan kişilerin tıpkı obsesif kompulsif bozukluk gibi takıntılı olduğu, sevgilisini düşünmekten, onunla ilgili konuşmaktan, ona odaklı yaşamaktan kendini alamadığı, hep onunla olmak istediği bu durumun biyolojik temellere dayandığı söylenmektedir. Obsesif kompulsif bozuklukta serotonin seviyesi düşmektedir, aşık olan kişide de aynı oranda serotonin düzeyinin düştüğü bilinmektedir.

1-2 yıl sonra kandaki kortizol düzeyi ve kadındaki serum testosteron düzeyi azalmaya başlıyor. Böylece takıntılı bir şekilde birbirine bağlanma süreci zamanla ya bitiyor ya da yerini başka duygulara bırakıyor.

Aşkın Gözü Kördür

Yapılan araştırmalar anne sevgisi ile romantik aşkta ortak özellikler olduğunu söylemektedir. Annelerin ve aşık olan kişilerin bazı beyin bölgelerinin örneğin, olumsuz duygulara kaynaklık eden ve eleştirel yaklaşımı sağlayan beyin bölgelerinin çalışmayı durdurduğu bulunmuştur. Beynin özellikle; amigdala, frontal, parietal ve orta temporal kortekslerin bazı bölümlerinin faaliyetlerini durdurması ile kişinin eleştiride bulunması da engellenmiş olmaktadır. Halk arasında “aşkın gözü kördür”, “Kuzguna yavrusu şahin gözükür” atasözleri bu durumu çok iyi açıklar niteliktedir.

Bağımlı Aşk

Daha öncede bahsedildiği gibi romantik aşkın zirvesinde karşı tarafa kilitlenme sürecinin bir takıntı hastalığına benzer nitelikte olduğu her an her dakika onu düşünmek, onu görmek, sesini duymak için büyük bir istek duymak, takıntılarda olduğu gibi dikkati ondan başka şeylere yöneltmekte zorluk yaşamak gibi pek çok örnek verilebilir. Aşkın gözü kördür başlığının altında anne sevgisi ile romantik aşkta benzer noktalardan bahsetmiştim şimdi ise anne sevgisinde salgılanmayan ancak aşık olan kişide salgılanan bir hormondan söz edeceğim. Dopamin hormonu; ödül, iyi olma hissi ve cinsel arzudan sorumludur. Uyuşturucu kullananlarda yüksek oranda dopamin salınımı görülmektedir, bu da bağımlılığın oluşmasına neden olmaktadır. Romantik aşkta da dopamin hormonunun salgılanıyor olması tarifi olmaz bir mutluluk, coşku, tutku hissettiği, aşık olduğu kişiye neden bağımlı olduğu, kendisini onu düşünürken ve / veya onunlayken iyi hissettiğini açıklamaktadır.

Kaynak: Bu yazı Nöropsikoloji Derneğini’nin Aşkın Nöral Temelleri (Prof. Dr. Öget Öktem) ve Ebeveyn – Çocuk İlişkisi: Sinirbilimsel Bir Yaklaşım (Hakan Yılmaz), isimli makalelerden alıntı yapılarak oluşturulmuştur. Daha detaylı bilgi almak için Nöropsikoloji Derneğinin sitesine girerek bu ve diğer yazıları okuyabilirsiniz.